14 Ekim cumartesi Selin geleceği için oldukça heyecanlıydım. Sabah Şeyma ile ikisi bir diş hekimliği kongresine katılırken ben de okuma topluluğunun pikniğine gittim. Piknik oldukça tatlıydı, şu anda hiçbirini hatırlamadığım birkaç insanla tanıştım. Piknikten çıkıp kongreleri bitmiş olan Şeyma ve Selin’le buluşmak için Kızılay’a gittim. Birlikte Basil’e yemek yemeye gittik. Basil’de salata türü yiyecekler vardı. Kendin oluşturabiliyor ya da hali hazırda mönüde olanlardan birini seçebiliyordun. Biz başta kendimiz oluşturmaya niyetlensek de karar veremediğimizden mönüden seçtik. Yemekten sonra yirmi dakikalık bir yürüyüşün ardından Tatbikat Sahnesi’ne vardık. Fuaye alanı güzel döşenmişti. Oyun oldukça dinamikti. Hatta belki biraz fazla dinamikti. Sahnenin devamlı değişmesi beni fazla etkilemese de okuduğum yorumlarda bazı insanların bundan rahatsız olduğunu gördüm. Fatih Sönmez (Montag), Selin Tekman (Clarisse) bizi kendilerine hayran bıraktılar. Erdal Beşikçioğlu gerçekten de karizmatik biriydi. Oyunda en sevdiğim sahne Fatih Sönmez ve Erdal Beşikçioğlu’nun birbirlerine kitaplardan sözler söyleyerek atıştıkları sahne oldu. Keşke o sahneyi tekrar tekrar izleyebilsem. D-6,8,10’da oturduk. Sahneyi boyun ağrısı çekmeden ve net görebildiğimiz bir uzaklıktı. Aslında salon çok büyük olmadığından arkalardan da görünebilirmiş. Oyundan çıkınca Selin’i Kızılay’daki Coffeelab’e götürdük. Fazla vaktimiz olmadığından biraz oturduktan sonra içeceklerimizi alıp Ankaray’la AŞTİ’ye gittik. Selin’i uğurlamak günü en yürek burkucu kısmıydı. Üçümüzün bir arada olduğu çok güzel bir gündü. Umarım yakın zamanda tekrar görüşürüz.