İzmir

Son yazımda Tuna ile İzmir’e doğru yola çıktığımızdan bahsetmiştim. Uzunca bir yolculuğun ardından İzmir otogara, oradan Alaçatı’ya ve en nihayetinde de Ildırı’da Nuriye teyzenin -Tuna’nın anneannesi- yazlığına ulaştık. Nuriye teyze bize lezzetli yemekler hazırlamıştı. Bavullarımızı odamıza çıkartıp güzel bir kahvaltı ettik. Akşama doğru deniz kenarında bir yürüyüşe çıktık.

İkinci gün Nuriye teyzenin kardeşi Nuray teyze ziyarete geldi, birlikte çay içip okey oynadık. Tabii ki kazanan taraf Nuray teyze ve ben olduk. Akşamüstü Tuna ile denize girdik. Deniz hemen derinleşmiyordu, girişi taşlık olduğu için kum alana ulaşılana kadar konulmuş içi dolu torbalar vardı ve yine çok güzeldi. Ertesi gün kuduz aşımızın ikinci dozunu olmamız için Nuray teyze ve eşi bizi hastaneye götürdüler, sonra da hep birlikte kahvaltı ettik. O gün banyo yapmamamız söylendiği için denize giremedik.

Ertesi gün akşama doğru Ildırı köyüne gittik. Etkinlikleri genelde -hep- akşama doğru yapmamızın sebebi gündüz fazla sıcaktan dışarı çıkılmamasıydı. Ildırı köyüne giderken peşimize bir köpek takıldı. Aslında peşimize takıldı demek doğru olmaz, köpek önümüzden gidiyor, biz fotoğraf çekinirken ya da başka bir sebepten geride kalırsak bizi bekliyordu. Sonradan sitenin köpeği olduğunu fark ettiğimiz köpek köye kadar bize eşlik etti. Köyde Fatmagül’ün Suçu Ne dizisinin çekildiği evi gördük ve çok güzel bir günbatımı izledik.

Bir sonraki gün de akşam saatlerinde denize gittiğimiz günlerden biri oldu, sabah da kare bulmaca çözmüştük, tam bir yazlık hayatı yaşıyorduk.

Oradaki son akşamımda Zeynep teyze ve Hüseyin amca -Tuna’nın ailesi- geldiler ve hep birlikte Alaçatı’ya gittik. Kumru yemek niyetiyle bir yere -Tostçu Erol- oturmuştuk ki elektrikler gitti. Elektrikler gitti dediysem yanlış anlaşılmasın Tostçu Erol’da değil tüm Alaçatı’da. Neyse ki kumrumuzu yine de yiyebildik. İlk defa kumru yedim ve oldukça beğendim. Jeneratörleri olan bazı dükkanların ve ışıklı oyuncaklar satan seyyar satıcıların aydınlattığı romantik Alaçatı sokaklarında dolandıktan sonra bir çay bahçesine oturduk, biz otururken elektrikler geldi. Dönüş yolunda ise fotoğraf çekinirken Tuna deklanşöre bastığı anda ışıkların tekrar gitmesi bize elektrik kesintisine Tuna’nın sebep olup olmadığını düşündürdü. Keyifli bir haftanın sonunda Tuna’ya ve İzmir’e veda vakti gelmişti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir